Fare Kovucular
Fare Zehirleri
Ekipmanlar
Dünya çapında dağılmış üç türü en önemli
türlerdir: Adi sıçan(Norveç sıçanı, Kahverengi Sıçan veya lağım sıçanı)(Rattus
norvegicus bazen gemi sıçanı veya siyah sıçan ismi de verilen çatı sıçanı (Rattus
rattus) ve ev Faresi (Mus musculus) dünyada en yaygın türlerdir. bunun
yanında yerel türlerde mevcuttur.
Başlıca bulaşıcı hastalık taşıyan zararlı hayvan türlerini tanıyabilmek,
zararlı mücadelesi ve kontrol metodlarının neden ve nasıl uygulanması
gerektiği hakkında fikir verecektir. Bu nedenle sıçan ve farelerle ilgili
belli başlı biyolojik gerçekleri bilmek gerekir. Kontrol metodlarını
uygularken size kendi metodunuzu belirlemenize yardımcı olacaktır.
Sıçanlar, fareler ,tarla fareleri, sincaplar ve sekiz dişligiller (coypus)
''kemirici'' familyasına dahildirler. Bizim açıklamalarımız Yalnızca sıçan
ve farelerle ilgilidir.
ADİ SIÇAN (NORVEÇ SIÇANI, KAHVERENGİ SIÇAN) (Rattus
norvegicus)
Yetişkin bir adisıçanın ağırlığı 100-500 gr. arasındadır kafa ve vücut
uzunluğu 170-270 mm. arasında değişir. Kafa ve vücut uzunluğundan daha kısa
olan kuyruğu 165-205 mm. arasında olup, kuyruğun üst tarafı koyu, alt tarafı
daha açık renktedir. Hayvanın sırt tüyleri kahverengi, karın nahiyesi ise
gri renktedir. Çok ender olarak bu türün siyah veya albino(beyaz )olanına da
rastlanır. Adi sıçanlar, bodurdur, büyüklükleri orta ile büyük arasındadır
ve bazı tropik tiplerinin dışında az tüylü kuyruklarının uzunluğu,baş artı
vücut uzunluğundan daha kısadır. Tünel açar, kolayca yüzer,dalar, içerde
dışarıda, kanalizasyon ve drenaj sistemlerinde yaşar.Bina içlerinde duvar
döşeme arasındaki boşluklarda, çöp veya atık yiyecek yığınlarının altında ve
dışarda ekseriya su yakınında lağımların civarında,kanal dere,nehir,
bataklıklar boyunca ve kanalizasyon, çöp çukurları ve liman yapıları
içlerinde yaşadıkları görülür. 150-500gr. ağırlıkta ve 18-25cm baş ve vücut
boyundadır. Asya'nın merkezi boyunca, Avrupa ve kuzey Amerika da olmak üzere
Güney yarım küreye nazaran Kuzey yarım kürede daha çok sayıda ve geniş bir
şekilde dağılmıştır.
ÇATI SIÇANI ( GEMİ SIÇANI, SİYAH SIÇAN) (Rattus
rattus)
Çatı sıçanının vücut teşekkülü adi sıçandan daha küçük ve daha hafiftir.
Yetişkin olanlarda ağırlık 80-300 gr arasındadır.. kafa ve vücut uzunluğu
16-21 cm. dir.Siyah sıçan veya gemi sıçanı olarak ta bilinen çatı sıçanı,
orta büyüklükte, narin çevik bir hayvandır. Çevik, tırmanıcı ve kemiricidir.
Ekseriya ağaçların ve üzüm kütükleri vb. üstünde yaşar. Rattus rattus,
ılıman bölgelerde evler, apartman katları, dükkanlar ve büyük satış
merkezleri, kümesler, ambarlar, marketler,restoranlar, ve tahıl elevatörleri
dahil birçok yerde bulunurlar. Ayrıca tropik bölgelerde insanla yakın ilişki
içinde birçok kent ve köyde yaşarlar. Türkiye de Karadeniz kıyısında, en
fazla İstanbul ve Sinop arasında ki bölgede bulunurlar.
EV FARESİ (Mus musculus)
Ev faresi lağımlarda bulunmaz ancak şehirlerde ve çiftlik evlerinde
yaygındır. Yetişkin ev faresinin ağırlığı 10-21 gr. olup, 30gr. a kadar
çıkabilir. Kafa-vücut uzunluğu 60-100mm.arasında değişir. Kuyruk uzunluğu,
kafa-vücut uzunluğuna eşittir ve kuyruğun her tarafı koyu renklidir.
Tüylerin rengi, genelde sırtta kahverengi ve karında gridir. Ancak zaman
zaman siyah ve başka renklere rastlamak mümkündür. Kulaklar vücuda oranla
oldukça büyüktür.Ayakları ise oldukça küçüktür. Yavru sıçan ile ev faresi
arasındaki farkı görmek zor değildir çünkü yavru sıçanların ayak ve kafaları
vücutlarına oranları daha büyük, kuyrukları ise hayli kalındır.
Ev faresi, ileri doğru çıkık gözleri ve kulakları vücuda göre iri olan küçük
narin bir hayvandır.Yabani cinslerinden, insanlarla oturdukları mekanlarla
yakın ilişkisi olan birkaç Mus musculus cinsi türemiştir. Hem kırsal hem de
kentsel çevrede gıda depolarını ve diğer binaları istila eder. Ayrıca soğuk
hava depoları, Çeltik ve buğday tarlaları, çöp boşaltma alanları, tuzlu
bataklıklar. ve kömür madenleri gibi çeşitli yerlerde de görülür. Saha
özellikleri olarak, tırmanır, bazen tünel açar, kemirir, içeride ve dışarıda
yaşar. 10-21gr ağırlıkta,baş,vücut boyu 6-10cm.dir.
KIR FARESİ (Apodemus sylvaticus)
Bulaşıcı hastalık taşıyan zararlı hayvan sayılabilecek diğer bir fare türü
de uzun kuyruklu kır faresidir;Apodemus sylvaticus. Bu tür tarım alanlarında
sık sık görülür, bina içersine zaman zaman girebilir.
Kemirgenlerin Taşıdığı Hastalıklar
Bugün dünyada insanın dışında sayıca en fazla ve en başarılı memeliler
komensal sıçan ve farelerdir.
İstemeden de insanların yardımı olmasa bu başarıyı hiçbir zaman
tadamazlardı. Komensal kemirgen nedir? Komensal kelimesi, bu hayvanların
insanların sırtından yaşadıklarına, evlerini istila ettiklerine,
yiyeceklerini yediklerine ,ürün ve eşyalarına zarar verdiklerine işaret
eder; ayrıca bu ilişkiden hiçbir yarar sağlamayan insanlara hastalık da
bulaştırabilirler.
Fareler, 200 kadar patojen organizma (virus, bakteri, mantar solucan ve
artropod) taşırlar.Kemirgenlerce taşınan hastalıklar genel olarak zoonoz
terimiyle adlandırılırlar. Bu terim, Bu hastalık ve enfeksiyonlara neden
olan etkenlerin doğal olarak omurgalı hayvanlar ve insanlar arasında
taşındığını gösterir. Kemirgenler kadar diğer memeli hayvanlar tarafından da
taşınabilen bu hastalıklar oldukça fazladır ve bu bölümde sadece önemli
olanlar ele alınacaktır. Bu hastalıklarda rol oynayan organizmalar arasında
basiller,spiroketler,rickettsia lar, virus lar ve nematodlar bulunur.
Veba (Plaque)
İnsanları etkileyen en geniş ve korkunç epidemi Asya da ortaya çıkan ve 1337
den 1350 ye kadar Avrupa ve Ortadoğu'yu silip geçiren Kara ölüm pandemiydi.
Son on yıl içinde özellikle kıtanın doğu ve güney kısımları olmak üzere
Libya, Angola ve Madagaskar dahil; birçok Afrika ülkesinde veba vakaları
bildirilmiştir. Özellikle ilgi çekici olan nokta bazı alanlarda, uzun
sükunet devrelerinden sonra insan vebası vakalarının tekrar ortaya
çıkmasıdır. Bu vakalar 10 yıllık bir aradan sonra Güney Afrika Cumhuriyeti,
Uganda ve 1976/1977 den sonra hastalığın 1984 de tekrar ortaya çıktığı
Libya'da görülmüştür.
Veba, insan ve kemirgenlerde görülen akut,ateşli ve öldürücü epidemik bir
hastalıktır. Vebaya, Yersinia pseudotuberculosis subsp. pestis basili neden
olur. Lenf bezlerinin yangısı ve şişmesine,septisemiye, peteşiyal kanamalara
ve bazı vakalarda akciğerlere sekonder bir yayılma ile pnomik vebaya yol
açar. veba öncelikle, kemirgen pirelerinin kemirgenleri ısırmasıyla,bunlar
arasında taşınan bir enfeksiyondur. İnsan yerleşim yerlerinde yaşayan sıçan
popilasyonlarında ani ölümler ortaya çıkarsa ,kemirgenlerin yuvalarında
yasayan pireler,üzerinde yaşadıkları sıcak kanlı konakçıyı kaybederler.
Sonuçta sıçan yuvalarını terk ederler ve evlerdeki insanları ısırmaya ve
onlardan beslenmeye başlarlar. Böylece veba organizmalarını insanlara
taşırlar. En önemli pire vektörleri, birkaç Xenopsylla türüdür. İnsanlar
enfeksiyonu, enfekte hayvan dokularıyla doğrudan temastan da alabilirler.
Pnömonik veba, doğrudan insandan insana geçer.
Kent sıçanı tarafından taşınan veba, kentlerde veya çevrelerinde enzootik
kemirgen türlerinin (veba organizmalarını gizli olarak taşıyanlar) veya
epizootik veba şüphesi olan olan kemirgenlerin temas ettiği her yerde
potansiyel bir tehdit oluşturmaktadır.Y.Pseudotuberculosis organizmaları,
pirelerle, doğada yaşayan kemirgenlerden komensal kemirgenlere kolayca
geçer. Komensak kemirgenlerin enfekte olmasıyla toplumdaki hastalık riski de
o oranda artar. Diğer bir Yersinia türü olan Y. enterocolitica, kemirgenler
tarafından insanlara taşındığında,insanda akut hastalığa (YERSİNİOSİS) yol
açabilir.
Salmonellosis
Salmonellosis, insan ve hayvanlarda Salmonella organizmalarıyla oluşan
enfeksiyon için kullanılan bir terimdir ve enfeksiyoz gıda zehirlenmesi
olarak bilinir. Birkaç yüz patojen serotipi bulunan Salmonella
organizmaları,çeşitli evcil hayvanlar, kümes hayvanları, yabani hayvanları
ve kemirgenleri enfekte ederler.
Sıçanlar ve fareler en çok S.typhimurium(=S.aertrycke)veya S.enteridis ile
enfekte olurlar ve bu serotiplerin bazıları kemonsal kemirgenlerde ölüme
neden olabilir.
Sıçan ve farelerin enfekte dışkı ve idrarları ile enfeksiyon insan ve
hayvanlara yayılabilir. Enfeksiyon en çok gıdalardan kaynaklanır. Fırın
market ve restoranlarda gıdaların hazırlandığı yüzeylerdeki kontaminasyon da
önemlidir. Gıda zehirlenmesine bağlı hastalıkların taşınmasında , ev faresi
muhtemelen sıçanlardan daha fazla rol oynar.
Leptospiroz
Leptospiroz veya enfeksiyoz sarılık(weil hastalığı) bütün dünyada, insan,komensal
kemirgenler, sığırlar,köpekler ve domuzlarda görülen bir hastalıktır.
Sıçanların taşıdığı leptozpiroz, bu kemirgenlerin böbreklerinde yaşayan ve
idrarla etrafa bulaşan Leptospira icterohaemorrhagiae tarafından
oluşturulur.
Sıçan tarafından taşınan Leptospirozun hastalığın klasik şekli olduğu
düşünülürse de son zamanlarda sığır, domuz ve köpeklerin enfeksiyonu
sıçanlardan daha fazla taşıdığı anlaşılmıştır. Enfekte hayvan doku ve idrarı
ile kontamine toprak veya suyla, direkt temasta olan kişiler arasında
görülen mesleki bir hastalıktır.
Sıçan Tifüsü (Pire tifüsü)
Sıçan tifüsü, dünyada birçok yerde insan ve komensal kemirgenlerde görülen
riketsia enfeksiyonudur. Neden olan organizma Rickettsia typhi'dir(Bazen R.mooseri
ismi de verilir.) Normalde pire gaitası ile insana geçer ve özellikle
ısırılma sonrası kaşınma ile oluşur. Bir diğer bulaşma olarak da, pire
gaitası ile enfekte tahıl torbalarının veya yatak takımlarının silkilmesi
sırasında toz içinden solunumla alınıldığı düşünülmektedir. En önemli
vektör,oriental sıçan piresi Xenopsylla cheopis'tir.
Rickettsia Çiçeği
Rickettsia çiçeği, Rickettsia akarı ile oluşan ve Allodermanyssus sanguineus
(akar) tarafından bulaştırılan hafif seyirli bir hastalıktır.
Lassa humması ve kemirgenler tarafından taşınan diğer hemorajik hummalar
Lassa humması, bir-dört hafta süreli akut viral bir hastalıktır. Çok memeli
sıçanların (Mastomys natalensis) burun salgıları gaita ve idrarla, virusun
önde gelen taşıyıcıları olduğu gösterilmiştir. Lassa hummasına neden olan
virus arenavirus gurubunda bulunur. Bolivya hemorajik humması Calomys
callosus olarak bilinen farelerkle , Arjantin hemorajik humması ise
kemiricilerden Calomys laucha ve C.muscilinus aracılığı ile taşınır Kore
hamarojik hummasıda tarla fareleri tarafından nakledilir.
Lymphocytic choriomeningitis (Lenfositik koryomenenjit)
İnsanlara bulaşabilen bir hastalıktır. Hastalık bazen öldürücüysede
hastaların çoğu birkaç hafta içinde iyileşir. Bu hastalığın rezervuarı
öncelikle ev faresidir Erişkin fareler virusla enfekte olduklarında ölürler
veya hastalık belirtileri görülmeden kısa bir süre sonra iyileşirler.
Kuduz
Sıçan ve fare ısırmaları, kuduza neden olsa dahi çok nadirdir. Bununla
beraber her yıl incelenen 25.000 olaydan kemirgenlerden kaynaklanan 4-5
kuduz olayı bildirilmektedir. Bu nedenle her kemirgen ısırma olayının
değerlendirilmesi gerekir. Kuduzun endemik olduğu yerlerde, ısıran
kemirgenlerin yakalanması ,tanımlanması ve incelenmesi için elden ne gelirse
yapılmalıdır. Kuduzun endemik olduğu ülkede komensal kemirgenlerin
oynadıkları rol için detaylı bilgilere gereksinim vardır. Bu gibi bölgelerde
labratuvar imkanları şüpheli kemirgen veya diğer türlerin incelenmesi için
yeterli değilse kuduz profilaksisi her zaman doğru ve yerinde işlemdir.
Streptobasilloz
Norveç sıçanının kendini besleyen eli ısırdığı dillerde gezen bir deyiştir.
Bu sıçanlar vücudun diğer bölgelerine göre el ve parmakları ısırdıkları için
kelime anlamı olarak doğrudur.Sıçan ısırması yoluyla insanda hummaya yol
açan , hastalık etmeni taşınabilir.Sodoku adı da verilen hastalığa yol açan
Spirillum minus veya streptobacillus moniliformis basilidir.
Sıçan ısırmasının ardından görülebilecek diğer problemde tetanozdur;
ısırılan kişi hemen tıbbi kontrole alınmalı ve son beş yıl içinde
yapılmamışsa tetanoz aşısı uygulanmalıdır.
Trişinoz (Trichinella spiralis)
Trişinoz; insan,kemirgenler, domuz ve diğer türlerde görülen bir nematod
enfeksiyonudur. Enfeksiyon etkeni, bütün dünyada sıçan ve domuzlardda
bulunan Trichinella spiralis adlı bir nematoddur.Enfekte sıçanları ve
gaitalarını yiyen domuzlar hastalığı alırlar. Sıçanlar, enfekte diğer
sıçanları veya mezbahaların çevresinde atılmış domuz parçalarını yiyerek
enfekte olurlar. Köpek,kedi ve diğer memelilerde ise enfekte sıçanların
yenilmesi sonucu oluşur.
Diğer endoparazitler
Sıçanlar tarafından taşınan diğer bir paraziter enfeksiyon ise eozinofilik
menenjittir. Bu hastalığa bir nematod olan Angiostrongylus cantonensis adlı
bir sıçan akciğer kurdu neden olur. Sıçan bu nematod için bir rezervuardır.
Sıçan ve fareler, bazıları insanları enfekte eden çok sayıda bağırsak
parazitleri için de konakçı görevi görürler. Bağırsaklarda bulunan
Hymenolepsis nana ve H.dimunuta sıçanlardan insanlara taşınabilir. Bu
parazitlerin yumurtalarını taşıyan sıçan ve fareler gaitaları ile gıdaları
kontamine ederler. Böyle gıdalar yenildiğinde enfeksiyon oluşur.
|
FARE ve SIÇAN MÜCADELESİNDE BİLİNMESİ
GEREKENLER
KEMİRMEK
Rodent (kemirici hayvan) kelimesi, kemirmek anlamına gelen Latince bir
kelimeden türetilmiştir. Bu hayvanlar, bir çift kesici ön dişleri (insicor
teeth) ile kemirme işlemini gerçekleştirirler. Bu dişlerin ön yüzleri
portakal renginde kalın bir mine tabakası ile kaplı olup,uca doğru sivrilir.
Çene içine iyice gömülü olan bu dişler sürekli uzarlar. Hayvan,alt ve üst
çenesindeki bu dişleri birbirine sürtmek suretiyle hem bunları bileyerek
sivriltmiş hem de boylarını muayyen bir ebatta muhafaza etmiş olur. Bu
dişler kurşun ve aluminyum gibi yumuşak maddeleri kesebilir. Hayvan bu
dişleri, ısırmak yemini tutmak, saldırmak ve kendini korumak ve hem de
çukur, oyuk kazabilmek için kullanır. FARE Baş RESİM Alt ve üst çenede,
kesici ön dişlerin arkasında hiç diş bulunmayan bir boşluk yer alır. Hayvan,
kemirme esnasında ağzına giren, toprak ve diğer yenmez maddeleri bu
boşluktan yararlanarak tükürür. Bu nedenle, kemirilmeye karşı bir önlem
olarak kullanılan kimyevi ilaçlar, sıçan ve fareleri etkilemez; Çünkü bunlar
bir taraftan ilaçlı maddeyi kemirirken diğer taraftan ilacı tükürebilirler.
Boşluğun arkasında yer alan azı dişleri yemeği parçalamak,çiğnemek ve
öğütmek için kullanılır. Bunlar sürekli uzamazlar ve zamanla aşınırlar.
KAZMAK, TIRMANMAK, ATLAMAK ve YÜZMEK
Binalarda kemirici hayvanlara karşı alınan önlemlerin etkili olabilmesi
için, bu hayvanların atletik kabiliyetlerinin iyice anlaşılması gerekir.
Adi sıçanlar son derece iyi KAZICIDIRLAR, toprağa yatay uzunluğu birkaç
metreyi bulan oyuklar açabilirler ancak 600mm. den fazla derinliğe
inemezler. Her üç türde çok iyi TIRMANICIDIR. özellikle gemi sıçanları son
derece çevik olup, boru, kiriş ve kablolar üzerinde rahatça dolaşabilirler.
Binaların tepesinden diğer binaya elektrik kabloları üzerinden gidebilirler,
Binaların tepesinden zemine asansör boşluğundan geçerek gidebilirler.
Sıçanlar kuyruklarını denge amacıyla kullanırlar, Sıçanlar ve fareler
pürüzlü duvarları dikine tırmanabilirler. Sıçanlar ayrıca duvarların
arasında, kanalizasyon boruları içinde ve hatta çapı 100mm. yi geçmeyen
dikey borular içinde tüneyebilirler. Gemi sıçanları en iyi ATLAYICIDIRLAR; 1
metre yüksekliğe sıçrayabilirler. Adi sıçanlar yaklaşık 600mm., ev fareleri
ise 300 mm. sıçrarlar.
Sıçan ve fareler aynı zamanda çok iyi YÜZÜCÜDÜRLER. Adi sıçanlar, gemi
sıçanları ve ev farelerine oranla suya daha yatkın olup, suyun altından
oldukça uzun mesafe kat edebilirler. Bunlar kanalizasyon borularından
geçerek binaların içine girebilirler.
DUYULAR
Beş duyu arasında, sıçan ve fare için en önemsiz olanı GÖRME DUYUSUDUR.
Gözleri yalnızca hareketleri tespit edebilmekte, şekilleri oluşturabilmekte,
ancak renk ayrımı yapamamaktadır. DOKUNMA duyuları çok iyi gelişmiştir.
Bıyıklarını''vibrissae'' dokunma organı olarak kullanırlar. Örneğin bir
oyuğun genişliğini anlamak için bıyıklarını kullanırlar. Sıçanlar ve fareler
çevrelerini kolayca ezberleyebilirler bu şekilde süratle hareket ederek
karanlıkta dahi kendi deliklerini bulabilirler. Hassas olan İŞİTME duyusu
sayesinde tehlikeyi kolayca fark ederler. TATMA duyusu insanlardaki kadar
gelişmiştir. KOKU alama duyuları daha da hassas olup hayvanın hayatındaki
rolü son derece önemlidir. Bazı deliller, sıçanların eşyalar üzerinde insan
kokusunu alarak bu eşyalardan kaçındıklarını göstermektedir. Ancak bu
kaçınma (uzak durma) reaksiyonu çok kısa sürmektedir. Bu nedenle, kapan ve
tuzaklarda insan kokusunu gizleyici önlemlerin alınması gereksizdir.
ÜREME VE YAŞAM SÜRELERİ
Sıçan ve fareler özellikle ilkbahar ve sonbaharda olmak üzere bütün yıl
boyu ürerler. Dişi sıçanlar ilk yavrulamalarını yaklaşık 4 aylıkken yaparlar
ve yaşamları boyunca en fazla 5 kez yavrulayabilirler. Bir seferde doğan
yavru adedi 2-14 arsında değişir. Adi sıçanlarda bu ortalama 8 yavru, gemi
sıçanlarında ise 7 yavrudur. Dişi fareler ilk yavrulamalarını yaklaşık 2
aylıkken yaparlar ve yaşamları boyunca en fazla 6 kez yavrularlar. Bir
seferde doğan yavru adedi 2-13 arasında değişir. Ortalama 6 dır. Sıçan ve
farelerdeki yüksek seviyede üreme potansiyeli, tanımlanmıyan veya kötü
uygulanan kontrol işlemleri sonucu ölen farelerin süratle ramplase
edilmelerini sağlar.Neticede kontrol metodları ne kadar yetersiz olursa, bu
muzur ve zararlı hayvanlar o kadar çabuk eski düzeylerine ulaşacaklardır.
Gıda depoları,yüksek proteinli yem üreten yem fabrikalarında döl
kabiliyetleri daha fazladır.
Sıçan ve farelerin yaşam süreleri yaklaşık bir yıldır. Kafeste muhafaza
edildiklerinde daha uzun yaşayabilirler. Dişiler erkek sıçan ve farelere
oranla bir miktar daha uzun yaşarlar.
AKTİVİTE
Sıçan ve fareler özellikle geceleri, beslenme sırasın da faal olurlar. Ancak
bu, gündüzleri faal olmadıkları anlamına gelmez.Kat ettikleri mesafe, yemek
ve su bulabilmelerine bağlıdır. Koloniler halinde yaşayan sıçanlar
yaşadıkları mıntıka ile yemek buldukları mıntıka arasında gidip gelirler. Bu
gidip gelmeler umumiyetle üstü kapalı, örtülü yerlerden geçerek yapılır
ancak zaman zaman ortalığa çıkmak zorunda da kalırlar. Binaların içinde ise
duvara yakın mesafelerde, özellikle duvar diplerinden hareket ederler. Eğer
yemek ve suyu çok yakın çevreden temin edebiliyorsa, sıçanlar bütün
yaşamlarını tek bir binada geçirebilirler. Diğer taraftan ,yemek ve su
kaynakları biterse , yeni kaynaklar bulmak için çok uzun mesafeler kat
etmeleri gerekebilir. Kırsal arazilerde adi sıçanların beslenmek için her
gün yaklaşık 1km. yol kat ettikleri bilinmektedir.
Genç sıçanlar, kolonilerini terk edip yeni koloniler kurmadan evvel çok uzun
mesafeler kat ederler.
Sıçan kolonilerinin kütle halinde göç ettikleri zaman zaman rapor edilmekle
beraber, bu raporların ne derece sıhhatli oldukları kesin bilinmemektedir.
Memleketimizde Çatı sıçanları binaların özellikle tavan aralarında ve üst
katlarında yerleşirler. Damlar ve kablolar üzerinde dolaşarak bir binadan
diğerine geçerler.
Yemek ve barınak olduğu sürece ,FARELER, sıçanlar gibi uzun mesafeler kat
etmeyip, küçük bir alana kümelenirler. Depolarda yemek yığınları arasında
bütün yaşamlarını sürdürebilirler. Bunu yapabilmelerinin nedeniyle
yiyecekleri çok kuru olmadıkça, su ihtiyacı duymazlar.
YENİ BİR MADDEYE KARŞI REAKSİYON
Şüpheci olan adi sıçan karşısına çıkan her bir yeni maddeden uzaklaşma
eğilimi gösterir. Bu yeni madde bir yiyecek yığını, yiyecek tuzağı veya bir
kapan olabilir.''yeni maddeye karşı tepki'' zamanla ortadan kalkar. Ancak
sıçanın yeni bir yiyecek yığınından rahatça beslenebilmesi için 3-5 gün,
yiyecek tuzağına girme cesareti gösterebilmesi için ise 10 gün gerekebilir.
ÇATI sıçanının yeni maddeye tepkisi adi sıçanınki kadar şiddetli olmaz.
Sıçanların aksine, FARE'ler yeni maddeye tepki
gösterecekleri yerde, bunu KEŞFETME eğilimi gösterirler. Bu nedenle yeni
karşılaştıkları yiyecek yığınından hemen beslenmeye başlarlar, ancak ikinci
gün ilk günden daha fazla yerler.
BESLENME
Yılda 33 milyon ton gıdayı tahrip ederler. Bazı ülkelerde gıda maddelerinin
%16 sını tüketirler. Yedikleri gıda maddelerinin 3 katı kadarını kontamine
ederler.Sıçan ve fareler umumiyetle gece yerler. Hayvansal veya bitkisel her
türlü yiyeceği yerler fakat hububatı tercih ederler. Her gün bireysel olarak
kendi ağırlıklarının % 10 kadar yem tüketirler.Sıçanlar ayrıca su içme
ihtiyacı da duyarlar, su içmeden ancak birkaç gün dayanabilirler.
ADİ sıçanlar kapalı , örtülü yerlerde beslenirler. Tuzak veya kapan
hazırlanırken bu husus göz önünde bulundurulmalıdır. Sıçanlar huzursuzluk ve
şüphe hissetiklerin de, yiyeceklerini kendi yuvalarına veya kapalı bir yere
taşır, orada yerler. Taşıma esnasında zehirli gıdanın bir kısmını yere
düşürür veya dökerlerse, bunu yiyecek olan başka bir hayvanlar da
zehirlenecektir. Bu husus, tuzak yiyeceğin kapalı bir yere konulmasını ve
küçük miktarlarda olmasını gerektiren bir başka nedendir.
ÇATI SIÇANLARI daha ziyade liman bölgelerinde kümelendiklerinden bunların
gıdalarını depolardaki ambalajlanmış nebat, hububat ve kuru yemişlerdir.
Ancak gemi sıçanlarının yiyecek bulmak için çöp bidonlarını yağma ettikleri
ve meyveye karşı zaaf duydukları bilinmektedir. Yerleştirilecek zehirli gıda
tuzakları adi sıçanlarınkine oranla daha büyük miktarlarda yapılmalıdır.
Çünkü çatı sıçanları yiyeceklerini adi sıçanlar gibi bir yerden bir yere
sürekli taşımazlar.
Sıçanlar gibi, EV FARELERİ de esasta hububat yiyicidir Ancak, insana yakın
oldukları çevrelerde hemen hemen her şey yerler. Ev faresi biraz bur da ,
biraz orda yemek yediği için ambalajlanmış gıda maddelerine büyük hasar
verir. Farelerin böyle dağınık bir biçimde yemeleri, bunlar için
hazırlanacak tuzak adedinin sıçanlara oranla daha fazla olmasını gerektirir.
Bazı fareler tuzak yiyeceklerine karşı ilgilerini çok kısa sürede kaybeder;
bu alışkanlıkla başa çıkabilmek için zaman zaman tuzakların yerlerini
değiştirmek ve böylece bunlara ''yeni madde'' görünümü vererek farenin
ilgisini çekmek gerekir.
ZEHİRE VE TUZAK YİYECEĞE KARŞI ÇEKİNGENLİK
Sıçan veya Fare, TEK DOZDA ZEHİR konmuş yiyecekten yediğinde kendini
rahatsız hissederse, yediği gıda ile rahatsızlığı arasın da bir bağlantı
kurarak aynı zehiri uzun bir süra, belki birkaç ay, hiç ağzına
koymayacaktır. Bu reaksiyon ZEHİRE KARŞI ÇEKİNGENLİK olarak tanımlanır. Aynı
şekilde gerek sıçan gerekse fare, bu gıda ile yeniden karşılaştığında, gıda
zehirsiz olsa dahi, yenmekten çekinebilir. Bu reaksiyona da TUZAK YİYECEĞİNE
KARŞI ÇEKİNGENLİK denir. Warfarin gibi birden fazla dozdaki zehirler, hemen
tesir etmediklerinden, hayvan, rahatsızlık hissedene kadar öldürücü dozu
yemiş olacaktır ve böylece zehire karşı çekingenlik söz konusu olmayacaktır.
TEMİZLENME
Sıçan ve fareler tüylerini ve ayaklarını yalamak suretiyle kendilerini
temizlerler. Yalanmak suretiyle temizlenme, kemirici hayvanların kontrolunu
da zehirli tozların kullanımını mümkün ve etkili kılar.
ZARARIN İNCELENMESİ
Kontrol işleminin uygun bir şekilde planlana bilmesi için, zararın TAM
ANLAMIYLA İNCELENMESİ ELZEMDİR.
hangi tür kemirici mevcuttur? bu kemiriciler nerede yaşıyorlar,nereden
nereye hareket ediyorlar.ve nereler de besleniyorlar?Etkili bir kontrol
çalışmasına başlayabilmek için bu soruların cevaplandırılması gerekir.Bu
soruların cevapları alındıktan sonra uygun kontrol önlemlerini
planlayabilecek , muhtemel sorun ve tehlikeleri önceden tahmin edebilecek ve
ne miktarda malzeme ve techizat gerekebileceğini hesaplayabileceksiniz.
incelemenin esas gayesi ZARARIN TAMAMININ TESPİT EDİLMESİDİR. Bu nedenle
çoğu zaman bitişik mülkiyetlere de girerek inceleme yapılması gerekmektedir.
Eğer buralarda da zarar tespit edilirse, kontrol uygulamasına bu mevkilerde
dahil edilmelidir. Sıçanların yarattığı zararın kusurlu kanalizasyon
sisteminden kaynaklandığını tahmin ediyorsanız , yakın çevredeki lağım
deliklerine de zehirli tuzaklar hazırlanmalıdır. kusurlu kanalizasyonlar
tamir edilmek üzere rapor edilmelidir.
Bazı hallerde zarar o kadar geniş alana yayılmıştır ki , bu alanın tamamını
bir seferde kontrol altına almak mümkün olamaz. Bu durumda söz konusu alanı
uygun kısımlara ayırarak bunları sırasıyla kontrol altına almak gerekir.
BİR ZARARIN İNCELENMESİNDE ARANACAK İZ VE DELİLLER
İnceleme esnasında umumiyetle fare ve sıçana rastlamak mümkün olmaz ancak
bırakmış oldukları izleri göreceğimiz kesindir. Bu izler sıçan ve farelerin
sık sık ziyaret ettikleri (dolaştıkları) bölgelerde kümelenmiştir.Bu nedenle
izlerin daha sık görüldüğü yerlere daha fazla tuzak yiyeceği
yerleştirilmelidir. Bu izlerden hareket ederek sıçan veya fare adedini kesin
olarak hesaplamak mümkün değildir., ayrıca etkili bir kontrol işleminin
yürütülmesi için buna gerek de yoktur.
YUVA VE DELİKLER
ADİ SIÇAN delikleri yaklaşık 80 mm. çapında olup daha ziyade açık havada
(binaların dışında ), gübre yığınları içinde , siper altında , çit
diplerinde ve benzer yerlerde olur. Açık havada yaşayan adi sıçanlar
yuvalarını, açtıkları oyuklara kuru ot ve yaprak doldurarak yaparlar. Bina
içersindeki yuvalarını ise duvar boşluklarına (oyuklarına) döşeme altına
,alçı pano boşluklarına evin içinde tedarik edebilecekleri her türlü
malzemeyi kullanarak yaparlar.özellikle camelyaf ı çok kullanırlar. Gemi
sıçanları binaların içinde, ahşap eşyayı kemirerek açtıkları oyuklarda
yaşarlar. Bunların yuvaları , özellikle tavan aralarında yuva kurarlar,
çuval bezi, kağıt pamuk artıkları gibi parçalanmış malzemeden oluşur.
Zaman zaman açık havada da yaşamasına rağmen EV FARESİ genelde bina
içlerinde görülür. Tahta duvarlarda ,döşemelerde ve bölmelerde açılmış olan
fare deliklerini sıçan deliklerinden ayırmak mümkündür. çünkü bunlar daha
küçük ebattadırlar 20mm. çapında
YAPILAN YOL(MESAFE) VE LEKELER
Sıçan ve fareler oyuk ve yuvalarına aynı yerlerden geçerek gidip
geldiklerinden kendilerine bir 'yol' oluştururlar.
ADİ SIÇANLARIN açık havada oluşturdukları yol , yumuşak toprak üzerinden
veya çimenlerin arasından geçer. bu yolları ararken, bunların kapalı ve
örtülü olduklarını hatırdan çıkarmamak gerekir. bina içersinde sert zemin
üzerinde oluşturulan yolları fark edebilmek daha güçtür, ancak zamanla bu
yolların üzerinde siyah yağlı lekeler oluşur.Sıçanların duvara tırmandıkları
veya bir engeli aştıkları yerlerde, bu lekeler daha belirginleşir. Binalarda
ki servis yolları , sıçanların tercih ettikleri yollardır.Duvarların
üzerinde veya destek kalasları üzerinde dolaşan sıçanlar önlerine çıkan
engelleri(döşeme kirişi gibi)tırmalayarak geçmek zorunda kalabilirler; ki
bunu yaptıklarında engellerin altındaki dikey yüzlerde tırmık,diş şeklinde
izler oluşur.
GEMİ SIÇANLARI nın gezindiği yolları tespit etmek nispeten zordur; çünkü
bunlar daha ziyade borulardan , kablolardan geçerek hareket ederler. Gemi
sıçanlarının tırmık, diş şeklindeki izleri kırık izler olması açısından adi
sıçanlarınkinden farklıdır. EV FARELERİ nin geçiş yolları genelde pek
belirgin değildir. ancak tozlu yerlerde veya parlak yüzeylerde bunlara ait
iz ve lekeler görülebilir. Farelere ait tırmık, diş izleri adi sıçanlarınki
gibidir. ancak daha küçüktür.
AYAK VE KUYRUK İZLERİ
Sıçan ve farelerin tozlu ve çamurlu yerlerden geçmeleri halinde, bunlara ait
ayak ve kuyruk izleri görmek mümkündür. Ayak izleri çok belirgin olduğunda
hayvanın ön ayağının dört parmağını görmek mümkündür. Kontrol işlemini
yürürlüğe sokmadan evvel , hayvanın nerelerde dolaştığının kesin olarak
belirlenmesi için baz çöküntü (basik slag) veya tebeşir tozu (french chalk)
gibi" iz belirleyen tozlar kullanmak yararlı olabilir.
PİSLİKLERİ
Hayvan pisliğinin adedi, mevki ve pozisyonu ve ne süredir mevcut olduğu gibi
faktörler fare ve sıçanların nerede kümelenip, nerede beslenip, nerede
dolaştıkları hakkında fikir verebilir. Hayvanların pisliği taze ise parlak ,
nemli ve yumuşak olur.;durmuş pislik mat, sert ve kurudur.
ADİ SIÇAN pislikleri, hayvanın dolaştığı yollar üzerinde olup, 2.0mm.
uzunluğundadır.ÇATI SIÇANI pislikleri 1.5 mm. uzunluğunda ve kıvrıktır. FARE
pislikleri ise gayri muntazam ve çok küçük adi sıçan pisliği görünümündedir,
HASAR İŞARETLERİ
Kemirici hayvan sayısı ne kadar fazlaysa hasar da o kadar çok
olacaktır.Genellikle SIÇAN HASARI 'nı FARE hasarından ayırt etmek mümkündür.
Bazı hallerde diş izlerinin ebat ı hasarın hangi hayvan tarafından yapılmış
olduğunu gösterir.Hasra uğramış tahılın görünümünde bu konuda yardımcı
olabilir. SIÇANLAR umumiyetle yarılanmış ve küçük parçalar haline getirilmiş
tahıllar bırakırlar. FARE' ler ise tahılın dış kısmını kemirerek , çok küçük
parçacıklar ve ısırılmış çekirdekler bırakırlar. Fareler dışarıya herhangi
bir hasar belirtisi sızdırmaksızın , çuvallar içersinde paketlenmiş gıda
maddesine çok büyük hasar verebilirler.
PLAN
Hasar tespiti incelemesi yaparken, özellikle hasarın çok büyük olması
halinde , hasar gören alanın basit bir planını çizerek, bu plan üzerinde
hayvanın dolaştığı yerleri ve delik ve yuvalarını belirlemek faydalı
olacaktır. Tuzak yemlerinin, kapanların ve iz belirleyen tozların pozisyonu
ve mevkileri de bu plan üzerinde gösterilebilir.
TESPİT'TE KULLANILAN MALZEMELER
İyibir tespit, inceleme işlemi yürütülürken kullanılacak malzemelerden
birisi su geçirmez lastik eldiven, eldeki kesik ve sıyrıklardan
kaynaklanabilecek muhtemel enfeksiyonları önlemek açısından gereklidir,
kendi korunmanız açısından. Otları temizlemek için orak ve benzeri aletler.
el feneri vb.
Müdadele yöntemleri;
-
Kimyasal Yöntemler (Zehirli yemler,
fumigasyon:diğer yöntemlerin başarısızlığında baş vurulacak son yöntemdir,
sadece fumigasyon operatörleri uygulamaya yetkilidir.)
-
Fiziksel Yöntemler (Tuzaklar, koruyucu
önlemler, Ultrasonik Fare kovucuları vb.)
-
Biyolojik Yöntemler (Mücadelede diğer
canlıların kullanılması)
|